Fırat Belen'den bir merhaba yazısı: "Manisa'yı yazmak"
Birkaç ay önce yayın hayatına başlamış olan Manisa Çağdaş Haber’in bu serüveninin başlangıcından beri içinde olduğumdan sebep bir merhaba yazısı için geç kaldığımın farkındayım. Manisa Çağdaş Haber ilk günden itibaren rüzgar nereye savurursa oradan yazan bir platform olmadığını/olmayacağını aksine gerektiğinde akıntıya karşı kürek çekeceğini ifade ediyor. Bir kenti anlatmak için yazmaya koyulurken böylesi bir tarifin ne kadar önemli olduğunun kendi adıma altını çizmem gerekiyor. Çünkü hem ulusal alanda hem de yerellerde gerçek gazetecilik pratiğinin karşısında adına gazetecilik denen ama kendini gerçeklerden değil de iktidardan yana tarif eden başka sorunlu bir pratik var. Şimdilerde bunu özellikle yerel seçimler sonrasında bir kez daha çıplak gözle görme şansımız oluyor ne yazık ki. Kırk yıldır ezberledikleri her şeyi bir kenara bırakanlar, yerelde değişen güç dengelerine göre kendilerini yeniden konumlandırırken, genel siyasi iklimi de kimin belirlediğini unutmadan ihtiyatlı davranmaya ve bu anlamda tedbirli olmaya gayret gösterip gerçeğin ne olduğundan bağımsız “ne olursa olsun kazanan taraf olma” çabasıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Onlar ki siyasi iktidarı doyasıya sevip, kucaklarken yereldeki iktidara da yanaşmanın türlü yollarını bulurlar. Onlar ki yıllarca bakanlarla, vekillerle ne yediklerinden ne içtiklerinden ballandıra ballandıra bahsederken şimdilerde belediyelerin her birine çaktırmadan göz kırparlar, eski dostlarını “unutmuşlardır” artık.
Böylesi iki yüzlü bir tavrın karşısında şüphesiz ki yazmanın ve haberciliğin gerçeklerden, halktan ve doğrudan yana olması çok daha fazla anlam kazanmakta. Tam da bu noktada Manisa Çağdaş Haber bugün neyi savunuyorsa beş yıl sonra da onu savunacaktır. İşte bu güvence yazmak için burayı daha da anlamlı kılıyor.
Manisa geçmişten bugüne üzerine pek de bir şey yazılmamış bir kent aslında. Bir kenti yazmak onun tarihsel ve kültürel birikimlerini görmezden gelerek, kentin belleğini umursamadan, şehrin simgeleriyle çatışarak ve söz konusu bir kentse sermayeyle kol kola girerek yapılabilecek bir şey değildir. Yusuf Atılgan’ı yazmadan Manisa’yı anlatamayız, Yakup Kadri’den bahsetmeden bu kente dokunamayız. Haraç mezat satılan ve bir dönem yıkılmak istenen Beyaz Fil’i bu kentin bir sembolü bilip savunmadan bu kentte habercilik yapamayız. Zamanında bu kentin yöneticileri ile birlikte bir grup insan Sümerbank’ı yağmalarken ses etmeyenler bu şehre dair ne söyleyebilir? Gediz’i kirleten sermayeyle didişmeden, organize sanayi bölgesinde iş cinayetinde yaşamını yitiren işçiden yana olmadan, sendikalaştığı için işten çıkartılıp günlerdir eylem yapan, yalınayak Ankara’ya yürüyen Somalı madenciden yana tavır almadan bu kente dair ne desek yalan olur. Hele hele 40 yıldır bu kentte “gazetecilik” yapıp da Soma’daki faciada yaşamını yitiren madencilerin aileleri yerlerde tekmelenirken kör, sağır, dilsiz olanlar şimdi ne yazsa, neyi nasıl dese inandırıcı olur? Mahsülü tarlada kalan çiftçiden yana olmadan, sokakta şiddete maruz kalan kadınların sadece haberini yapan değil de mesela en azından açık açık İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır diyerek kadınların mücadelesinin bir parçası olmadan bir kent nasıl anlatılır?
Ee tabi bir de Manisaspor… Yıllar boyu bu kulüp yağmalanırken hiç oralı olmayanlar, bu kulübün yerine siyasi ve ekonomik saiklerle başka bir projeyi koymaya çalışanlara tek kelime edemeyip, onlarla da iyi geçinmeye çalışanlar geçmiş geçmişte kaldı diyerek yeniden Manisasporlu mu olacak? Muhtemelen öyle olacak çünkü Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Manisaspor’u Manisalılara yeniden hatırlattı. Haliyle duruma göre FK lı duruma göre Manisasporlu olmayı becerebilenler kentin en önemli simgelerinden olan bu kulübü yok sayarak bir şey elde edemeyeceklerini yeni yeni anlıyorlar. Tabi bu noktada Manisaspor'dan hiç vazgeçmeyen Manisalıları da anmadan geçmek olmaz, onlar sadece taraftar olmakla kalmayıp bu kente sahip çıkmanın da hikayesini yazdılar yıllardır.
Daha söylenecek çok şey olsa da en azından Manisa Çağdaş Haber'in haberciliğe ya da yazmaya dair anlayışının ne olduğunu kısaca ifade etmeye çalıştığım bu yazıyı içten bir merhaba olarak kabul edin. Biz kimiz sorusunun cevabını merak eden okurlarımız emin olsun; Manisa Çağdaş Haber’in sayfalarında yer alacak her satırdan bu sorunun cevabını almak mümkün olacak.